Cumhuriye Dönemi Edebiyati ve Özellikleri

0
1441

Cumhuriyet dönemi türk edebiyatı

cumhuriyet dönemi, millileşme akımının devamı olarak, hızlı bir gelişme ve oluşma çığırı açmıştır. bu edebiyatın oluşumunda tanzimat ve meşrutiyet dönemlerinde ortaya çıkan yeni edebiyat hareketlerinin ihmal edilemez bir yeri vardır.
önceki edebiyat dönemlerinden şekil, dil ve fikir bakımından bazı özellikleri devralan cumhuriyet dönemi edebiyatı’nın oluşumunda, cumhuriyet’in ilânından sonra gerçekleştirilen büyük siyasî, toplumsal ve kültürel değişmenin daha yaygın ve esaslı bir rolü vardır. devam eden bazı çizgilere rağmen bu edebiyatın, geçmişin edebiyatından çok farklı bir şekilde oluşmasında, atatürk ilke ve devrimleri büyük ölçüde belirleyici bir rol oynamıştır.
devrimler, özellikle dil devrimi türkçe’yi ve türk edebiyatı’nı gerçek mecrasına sokmuş milliyetçi, halkçı, devrimci, modern sanat ve edebiyat görüşlerinin benimsenmesine yol açmıştır. cumhuriyet dönemi türk edebiyatı, divan edebiyatının terk edilmesinden sonra teşekkül eden tanzimat, servet-i fünun, fecr-i ati ve millî edebiyat adlarıyla anılan edebiyat tarzları vasıtasıyla oluşturulan zemin üzerine kurulmuştur.
cumhuriyet devri edebiyatının ilk dönem eserleri değişen siyasî, sosyal ve kültürel çerçevenin etkilerini taşır. dildeki sadeleşme hareketi artık yerleşmiştir. şiirde ve düz yazıda toplumun her kesiminden gelen sanatçılar sayesinde konular oldukça genişletilmiştir. buna bağlı olarak mekânlar da çeşitlilik kazanmıştır. anadolu’ya daha çok yer verilmiştir. roman ve hikâyelerde toplum sorunları, gözleme dayanan bir gerçeklikle anlatılmıştır.
cumhuriyet dönemi, sürüp gelen dil tartışmalarını bilimsel bir sonuca bağlamış, türk edebiyatı batı taklitçiliğinden kurtulmuş, yeni bir atılışla kendi kişiliğini bulmuş, halk ve aydın arasındaki uçurum kapatılmaya çalışılmıştır.

cumhuriyet dönemi edebiyatının belli başlı özellikleri:
1. aruz ölçüsü tamamen bırakılmıştır.
2. ilk yıllarda kullanılan hece ölçüsü 1940’lardan sonra yerini serbest şiire bırakmıştır.
3. şiir , roman , öykü türünde önemli teknik gelişmeler olmuştur.
4. roman ve öyküde realizm , natüralizm , toplumsal gerçekçilik gibi akımlar etkili olmuş , şiirde ise çağdaş akımlar izlenerek onların benzerleri yaratılmaya çalışılmıştır.
5. bu dönemin yazarlarının hemen hepsi, eserlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır.
6. yazar ve şairlerin çoğu anadolu’ya yönelmişler, eserlerinde anadolu’yu işlemişlerdir.
7. cumhuriyetin ilk yıllarında istiklâl savaşı’nın meydana getirdiği “destani” ruh hali etkisini sürdürmüştür.
8. bu dönemdeki eserlerde halk, millet, memleket ve çağdaş millet kavramlarıyla ilgili düşünceler geniş yer tutar.
9. mizah, hiciv, deneme, eleştiri ve edebiyat tarihi alanlarında önemli gelişmeler görülmüştür.

bu dönemin önemli sanatçıları:

hikaye ve roman alanında: sabahattin ali, sait faik abasıyanık, aziz nesin, kemal tahir, yaşar kemal, orhan kemal, haldun taner, fakir bayburt, cevat şakir kabaağaçlı, memduh şevket esendal.

tiyatroda: vedat nedim tör, turgut özakman, turan oflazoğlu …

şiirde:
a)heceyi kullananlar: ahmet hamdi tanpınar, ahmet kutsi tecer, necip fazıl kısakürek, ziya osman saba, ahmet muhip dranas, cahit sıtkı tarancı.

b)özgür nazımda: nazım hikmet, fazıl hüsnü dağlarca, orhan veli kanık, oktay rıfat horozcu, behçet necatigil, cahit külebi, sezai karakoç, atilla ilhan, ismet özel…
cumhuriyet döneminde oluşan edebi topluluklar:

a) beş hececiler: milli edebiyat’ın ölçü, birim ve nazım biçimlerini kullanmaya özen gösteren bir düşünceye sahip olan beş şairin bir araya gelerek oluşturduğu bir topluluktur. bu şairler; orhan seyfi orhon, halit fahri ozansoy, enis behiç koryürek, yusuf ziya ortaç ve faruk nafız çamlıbel’dir. hecenin bu beş şairi millî edebiyat akımından etkilenmiş ve ilk şiirlerine aruzla başlayıp daha sonra şiirlerinde heceyi kullanmaya devam etmişlerdir. bunda da oldukça başarılı olmuşlardır. şiirde sade ve özentisiz olmayı tercih etmişlerdir. nesir cümlesini şiire aktarmışlar ve düzyazıdaki söz diziminin şiirlerde de görülmesini sağlamışlardır.
topluluğu oluşturan, milli edebiyatın “sade dil ve şiirde hece ölçüsü kullanılmalıdır.” ilkesine bağlı kalarak milli özelliklerimizi şiirde yaşatmaya çalışmışlardır. şiire 1. dünya savaşı ve millî mücadele yıllarında başlayan, mütareke yıllarında şöhret kazanan hececiler, anadolu’yu ve vasat insan tipini şiire soktular. memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik, işledikleri başlıca konulardır.

orhan seyfi orhon (1890-1972): şiirlerinde konuşma dilini kullanmıştır. bazı şiirlerinde halk şiiri şekillerini kullanmıştır. daha çok şahsî temaları işleyen şair vatanî konuları da işlemiştir.
eserleri: fırtına ve kar, peri kızı ile çoban, gönülden sesler, o beyaz bir kuştu.

yusuf ziya ortaç (1896-1967): şiire aruzla başlamış, daha sonra heceyi kullanmıştır. günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir. akbaba adlı mizah dergisini çıkarmıştır.
eserleri: akından akına, aşıklar yolu, yanardağ, bir rüzgâr esti.

faruk nafiz çamlıbel (1898-1973): beş hececilerin en genci ve en başarılısıdır. buna rağmen aruzu da tamamen terk etmemiştir. şiirlerinde anadolu’yu, memleket sevgisini anlatmıştır. başlıca konu ve temaları, aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık ve ihtirastır. lirik şiirleri vardır.
şiirleri: han duvarları, çoban çeşmesi, dinle neyden, gönülden gönüle.
tiyatro eserleri: canavar, akın, özyurt, kahraman.

enis behiç koryürek(1892-1949): şiire aruzla başlamıştır. heceyle yazdığı ilk şiirlerinde aşkı işlemekle beraber, daha sonra kurtuluş savaşı yıllarında millî duyguları ve tarihî kahramanlıkları işlemiştir.
şiirleri: miras, güneşin ölümü.

halit fahri ozansoy (1891-1971): “aruza veda” adlı şiiriyle aruzu bırakıp heceyi kullanmaya başlamıştır. şiirlerinde konuşulan türkçeyi başarıyla kullanmıştır. derin bir melânkoli ev karamsarlık taşıyan şiirlerinde ferdî konuları işlemiştir. şiir, roman ve tiyatro türünde eserleri vardır. bu eserler cenk duyguları, efsaneler, baykuş ve hayalet’tir.

b) yedi meşaleciler: yedi meşaleciler, milli edebiyatçıların gerçekten uzak, duygusal memleketçiliklerine karşı olarak doğmuşlardır. vatanseverlik anlayışıyla romantik bir halkçılık mücadelesi vermişlerdir. “yedi meşale” adlı dergide şiirlerini ve görüşlerini yayımlayan ve ortak bir kitap da çıkaran genç sanatçılar, edebiyatımıza “canlılık samimiyet ve daima yenilik ”getirmeyi ilke edinmişlerdir. fransız sembolist şairlerden de etkilenen bu şairler, aruz yerine heceyi kullanmışlardır. bu edebî topluluk yeni bir edebiyat, farklı bir şiir anlayışı oluşturmak için toplanmıştır ama bunu başaramamıştır. yedi meşaleciler, beş hececileri eleştirip ve onlara karşı çıkmalarına rağmen beş hececilerin yolundan gitmişlerdir.

temsilcileri: sabri esat siyavuşgil, ziya osman saba, yaşar nabi nayır, muammer lütfi, vasfi mahir kocatürk, kenan hulusi koray, cevdet kudret.

c) garipçiler (1. yeniler): garipçiler akımı 1914 yılında; orhan veli kanık, melih cevdet anday ve oktay rıfat’ın ortaklaşa çıkardıkları “garip” adlı şiir kitabıyla başladı. bu akım 1940’ta garipçiler adıyla çıkan topluluğun ortaya koyduğu bir sanat anlayışıdır. klasik şiir anlayışına tepki olarak doğmuştur. bu adı almalarında orhan veli’nin “kitabe-i seng-i mezar” adlı şiirinin garip tepkilere sebep olmasının ve garip bulunmasının etkisi olmuştur.
bu akımın amacı şiiri, öteden beri vazgeçilmez unsurlar sayılan vezin, kafiye, nazım şekli, nazım birimi; şairanelik, mecazlı söyleyiş, söz sanatı ve süs gibi unsurlardan sıyırarak, duyuların yalın ifadesi hâline getirmekti. bu tutumları gelenekçiler tarafından hiç de hoş karşılanmadı. bu akımda hiç bir kural ve kalıba bağlanmamak prensip edinilmiştir. sade bir dil kullanmışlardır. günlük ve sıradan konuları işlemişlerdir. sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci, hayattaki gariplikler şiirlerinin başlıca konularıdır. şiirde o zamana kadar işlenmemiş konuları ele almışlardır. garipçilere göre şiir, her yerde görülen basit şeyleri anlatmalıydı. bu akımın yazarları alaycı ve nükteciydiler. aydınları bırakıp halka yöneldiler. şiirin alışılagelmiş bütün kalıplarını yok saydılar. serbest şiiri egemen kıldılar. şiirlerinde en çok görülen temalar; yaşama sevinci, tabiat sevgisi, çocukluğa dönüş, ölüm, insan sevgisi ve aşktır.
orhan veli, bu tarzda yazdığı başarılı şiirlerle kendisinden sonrakileri büyük ölçüde etkiledi.

garipçiler akımının özellikleri:
1. ölçü, uyak gibi biçimsel kurallardan uzaklaşmışlardır.
2. şairanelikten uzak yeni bir söyleyişe yönelmişlerdir.
3. “şiirin konusu sınırlanamaz. sıradan konular bile şiire sokulmalıdır.” anlayışıyla sıradan insanları ve onların küçük tasalarını, sevinçlerini işlemişlerdir ve o güne kadar işlenmedik konuları işlemişlerdir
4. sade, günlük konuşma dilini kullanmışlar, halk şarkılarından, fıkralardan, deyimlerden yararlanmışlardır.
5. söz ve anlam oyunlarına yer vermemişlerdir.
6. ince bir nükteye ve zekâ oyunlarına yönelmişlerdir. hayale yer vermemişlerdir.
7. halk deyişlerinden yararlanmışlar, toplumsal yergiye yer vermişlerdir.

orhan veli kanık (1914-1950): türk şiirinde iki arkadaşıyla birlikte büyük bir atılım yapmış, yeni bir anlayışın öncüsü olmuştur. 1914’te arkadaşlarıyla birlikte yayımladıkları “garip” adlı şiir kitabı ve yazdığı önsöz, türk şiirinde günden güne donmuş olan eski değerleri yıkmış, şiire başka bir açıdan bakılmasını sağlamıştır.orhan veli şiire;ölçüye baş kaldırıp serbest yazmak, kafiyeyi şiir için gerekli görmekten vazgeçmek, şairane duyuları, parlak görüntüleri şiirden silmek, şiiri hayal gücünün kapalı duvarlarından kurtarıp gerçek hayata çıkarmak, yapmacıksız tabii bir söylentiyle günlük yaşayış içinde halktan insanları yakalamak. her çeşit kelimeyi konuyu şiire sokmak, halk deyişlerinden yararlanmak ve toplumla ilgili yergiye yer vermek gibi ilkeler sokmuştur.

eserleri:
şiirleri: garip, vazgeçemediğim, destan gibi, yenisi, karşı
nesirleri: sanat ve edebiyatımız, bindiğimiz dal

oktay rıfat horozcu(1914-1988): garip akımının temsilcilerindendir.
başlangıçta, yeni bir hava içinde, güçlü aşk şiirleri; toplumcu sanat ilkesinden hareketle halk deyimi ve söyleyişlerinden masal ve tekerlemelerden faydalanarak başarılı taşlamalar; sosyal şiirler yazdı. “perçemli sokak” adlı kitabıyla birlikte, şiir anlayışında büyük değişiklik olmuş soyut şiire kaymıştır. son şiirlerinde öz ve biçim yoğunlaştırmalarıyla estetik plânda yeni ve güçlü bir şiir estetiği yakalamıştır.

eserleri :
şiirleri: yaşayıp ölmek, aşk ve avarelik üzerine şiirler, güzelleme, karga ile tilki, aşk merdiveni, denize doğru konuşma, dilsiz ve çıplak, koca bir yaz

melih cevdet anday (1915-2002):garip akımının temsilcilerindendir.
şiirlerinde toplumsal gerçekliği inceler. daha sonra ilk şiirlerindeki romantizmden sıyrılarak duygulardan çok aklın egemenliğine, güzel günlerin özlemine bırakır.
söz oyunlarında arınmış yalın bir dil vardır. düz yazılarında ise yoğun bir düşünce, şiirsel, esprili, özlü bir dil vardır. fıkra, makale, gezi, roman, tiyatro ve şiir yazmıştır. çevirilerde yapmıştır.

eserleri :
şiirleri: garip, rahatı kaçan ağaç, telgrafname, yanyana.
denemeleri (çevirileri): ingiliz edebiyatından denemeler
tiyatroları : komedya, içerdekiler, gizli emir.

d) maviciler: 1952-1956 yıllarında “mavi” dergisinde yazdılar. toplumsal gerçekçi sanat anlayışını savundular. bu görüşü yaygınlaştırmada atilla ilhan’ın garipçiler’e ve egemen sanat anlayışına karşı açtığı savaşın etkisi büyüktür. yine bu dergide yazan ferit edgü, demirtaş ceyhun, demir özlü, hilmi yavuz, ece ayhan, tahsin yücel, orhan duru bu görüşleri savundular. bu dergi okurdan çok genç kuşak yazar¬larının ilgisini çekti. özellikle attilâ ilhan’ın sosyal realizm ile ilgili yazıları tesirli oldu.

atilla ilhan( 1925-2005): menemen’de doğdu. istanbul ışık lisesi’ni bitirdi. istanbul hukuk fakültesi’ndeki öğrenimini yarıda bırakarak nazım hikmet’i kurtarma komitesi’ne katılmak üzere paris’e gitti. dönüşünde türkiye sosyalist partisi’ne girdi. garipçiler’e karşı “mavi” hareketini başlattı. garipçileri, eski toplumcu gerçekçileri eleştirdiği ve atatürkçülüğe yaslanan bir toplumsal gerçekçiliği önerdiği yazıları kaynak, yeditepe, mavi dergilerinde çıktı.
attilla ilhan’ın şiiri barış, özgürlük, insan sevgisi, yarın inancı gibi toplumsal temalardan bunaltı, yalnızlık, umutsuzluk, aşk ölüm gibi bireysel konulara; destansı deyişlerden kimi zaman gerçeküstücülüğe yönelmiş, zengin bir imge örgüsüne dayalı lirik bir söyleyişe; halk şiirinin ses ve biçim özelliklerinden divan geleneğinin yeni şiirin estetiğiyle yoğrulmasına uzanan bir bileşimdir. bu nedenle attila ilhan’ın şiir serüveni toplumcu şiirimize olduğu kadar bireysel şiirimize de yeni boyutlar kazandırma yolundaki çabaların serüvenidir.
şiir kitapları: duvar (1948), sisler bulvarı (1954), yağmur kaçağı (1955), ben sana mecburum (1960), bela çiçeği (1962), yasak sevişmek (1968), tutuklunun günlüğü (1973), böyle bir sevmek (1977), elde var hüzün (1982), korkunun krallığı (1987).

Önceki İçerikiPhone 5 ile Çekilmiş Fotoğraflar
Sonraki İçerikTahta neden batmaz demir neden batar
Günün 12 Saatini kesinlikle Bilgisayarları ve Telefonu ile geçiren ve Film ve Müzik dinlemekten hiç bıkmayan arada sırada fotoğraf çeken sıradan biri diyebiliriz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz